Şehit Düştüğü
Tarih: 7
Kasım 2016
Şehit Düştüğü Yer: Dersim Hozat bölgesinin Çat
Vadisi
Doğduğu Tarih: 4 Mart 1982
Doğduğu Yer: Balıkesir
Mezar Yeri: Dersim
Mustafa yoldaşımız, halkın adalet
mücadelesinde dağların 11 DHKC gerillasından biridir.
7 Kasım 2016 tarihinde, Dersim
Hozat bölgesi Çat Vadisi’nde, DHKC İbrahim Erdoğan Kır Gerilla Birliğimizin
bulunduğu sığınağın, oligarşinin faşist ordusu tarafından uçaklarla
bombardımanında şehit düşen 11 gerillamızdan biri de Mustafa yoldaşımızdır.
Dört çocuklu emekçi bir ailenin
çocuğudur Mustafa. Ailesi aslen Balıkesir'in Dursunbey ilçesinin Sebiller Köyü’ndendir.
1972 yılında, çalışmak için, Balıkesir'in Bigadiç ilçesine yerleşmişlerdir.
Babası maden işçisidir.
Ölüm oruçları, Büyük Direniş etkilenen
Mustafa, 2001 yılında Cephelilerle tanıştı. 2005 yılında örgütlü mücadelenin
içindeydi artık. Konya Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesini 3. Sınıftan terk
etti.
2001-2005 yılları arası Konya
Gençlik Derneği’ndeki çalışmalara katıldı.
2005’te İstanbul’a gitti. İstanbul'da Gençlik Federasyonu'nda ve
Devrimci Gençlik Dergisi’nde çalıştı. Mahallelerde çalışma yaptı. Bu arada çok
sayıda gözaltına alındı, tutuklandı. Her serbest kaldığında mücadelede yer aldı.
Tutuklanmak, gözaltına alınmak onu kavgadan koparamamıştır. Kavganın her
alanında vardır Mustafa. Lübnan tezkeresi eyleminden, mahalle çalışmasına,
yıkımlara karşı mücadeleden, uyuşturucu satan, kumar oynatanları cezalandırma
eyleminde, afiş asmada, bildiri dağıtımlarında, dergi satışlarında yer
almıştır.
Yoldaşlarımızın bir tırnağına bir
şey gelse dünyayı yıkarız. Çünkü mayamızda vefa vardır, tereddütsüzce yoldaşı
için canını feda etmek vardır. Bizi biz yapan bizi yenilmez kılan bu bağdır.
Bir tek insanımızı bile düşmana teslim etmedik, etmeyeceğiz. Yoldaşımızın
zaafları, hataları olabilir. Tüm eksik, hata, zaaf, yanlışlarımızın tek bir
ilacı vardır. O da sevgi. Sevgimizle yoldaşlarımızı iyileştirerek, emeğimizle
güçlendireceğiz, yoldaşlarımızın doktoru olacağız. Yoldaşlarımızı sevdiğimizde,
sahiplendiğimizde, onlara emek verdiğimizde, onların eksiklerin
tamamladığımızda, eğitip geliştirdiğimizde, mücadelede kalıcılaştırdığımızda
biz de güçleneceğiz. Her yoldaşımızın kazandığı her zafer bizim de zaferimiz
olacak.
Mustafa bizi bu zafere bir adım
yaklaştıranlardan olmuştur.
Tüm eksikliklerine rağmen,
emperyalizme karşı kurtuluş savaşı verme onurunu taşımıştır. Bu onur, devrime
inançla, iktidar iddiası, örgütüne ve kendine güvenmekle oluşur.
Mustafa gibi "Bir yıllık tutsaklığın ardından yine dışarıda
mücadelenin sıcaklığının içindeyim. İçerde bunaldığım, karamsarlığa düştüğüm
dönemler oldu. Aslında bu karamsarlık dışarıda başlamıştı. Mahalle çalışmasında
yaşadığım başarısızlıkların ardından tutuklanmıştım. İçerde tecridin de
etkisiyle bir dönem epey karamsar bir hale gelmiştim. Ama sonrasında
arkadaşların da yardımıyla ayağa kalkmayı, bu karamsarlığı atmayı başardım.
Tabi beni tutan en büyük güç kahramanlarımızın yarattıkları destanlar oldu.
Örgütümün vereceği her işi seve seve yapmaya hazırım. Eksiklerim, zaaflarım
epey çok. Ama hepsini aşabilirim." diyebilmektir önemli olan.
Mustafa gibi özlemle elde silah
savaşma isteği ile savaşmaktır önemli olan.
Mustafa gibi; “Bir sürü eksiğim ve zaafım var. Hala korkularım da var. Ama
eksiklerimi de, zaaflarımı da, korkularımı da aşabilirim. Örgütümün bana
vereceği her işi yapabilirim. Bilmiyorsam da öğrenirim.” diyebilmektir,
bizi beşikten mezara bencil, bireyci, araştırmayan, okumayan, sorgulamayan biri
yapmak için düzene karşı savaşmak.
Mustafa gibi; Halkının acılarının
ve yoldaşlarının hesabını sorma isteğiyle dolup taşarak, “feda dahil her türlü eyleme hazırım”
diyebilmektir zaaflarla savaşmak.
"Verilecek her görevi yapabilir misiniz, Mücadele için aile, akraba, meslek,
eş vb. gerektiğinde her türlü bağı koparmaya hazır mısınız?" gibi
sorulara gözü kapalı "Evet mücadele için her türlü bağımı
koparmaya hazırım, verilen her türlü göreve de hazırım. …
Yapılacak her
eylemde verilecek her görevi yaparım. …
Dersim halkı,
Anadolu halkları bizden eylem bekliyor. Şehitlerimiz bizden eylem bekliyor.
Yapacağımız
eylemle onların bu beklentilerini de karşılayacağız. Birliğimize yönelik bir
operasyon, kuşatma durumunda operasyonu durdurmak için bir karakolu işgal
edebiliriz. ... "Ya operasyonu durdurursunuz ya da komutanınızı
cezalandırırız" diye meydan okuruz.
Şafak ve
Bahtiyar gibi bütün dünyaya duyururuz sesimizi. Operasyonu belki
durduramayabiliriz, karakolda katlediliriz ama düşmanın bize yaptığı
operasyonun hiçbir meşruluğu kalmaz halkın gözünde. Düşman tekrar operasyon
yapacağı zaman kırk defa düşünmek zorunda kalır." Diyebilmektir.
“Kendinizi
mücadelenin neresinde görüyorsunuz? “ sorusuna “Kendimi mücadelenin içinde ve bir parçası
olarak görüyorum. Mücadeleyi tanımlamamı isterseniz hayatım olarak tanımlayabilirim.”
Diyebilmektir.
Örgütüne, ideolojisine olan
güvenini, bu örgütün bir savaşçısı olma onurunu;
“Hareketimiz
bu ülkede devrimi yapabilecek tek örgüttür. Dünyadaki bütün örgütler
dağılırken, koca koca örgütler örgütsüzlüğü savunup,
emperyalizmle uzlaşmaya giderken, hareketimiz kurtuluşa kadar savaş diyor.
Düşman da bu gerçeği görüyor. Kızıldere'nin adı bile değişti, bir siz
değişmediniz diyor. Hareket benim her şeyim. Bana iyiyi, güzeli, doğruyu
öğretendir hareket.” Diyerek
anlatabilmektir düzenden getirdiğimiz alışkanlıklarla, zaaflarla mücadele etme
kararlılığı.
***
Gerilla Savaşı
Halk Kurtuluş Savaşıdır
Mustafa Bir
Halk Kurtuluş Savaşçısıdır
Sömürüye,
Açlığa Ve Adaletsizliğe Son Vermek İçin Dağlardadır
Dersim dağlarında özgür bir vatan
ve halkının kurtuluşu için savaşan gerilla Mustafa, gerilla olduktan sonraki
duygu ve düşüncelerini anlatırken söyle diyordu.
“Merhaba;
Buraya
ilişkin duygu ve düşüncelerim;
Buraya
gelirken gerillalarımıza kavuşacak olmanın heyecanı vardı içimde. Otobüs yolculuklarında
hep uyurdum ama bu sefer bir türlü uyuyamadım. Yol da bitmek bilmedi.
Gerillalarımıza ilk kavuşma anım ise ilginçti. Beni getirenler "ormana
gireceğiz" deyip arabadan indirdiler. Tam ormana girecekken Tuncel Ayaz
abi elinde kleşle yola inip karşıma çıktı. O anki
halimi görmeliydiniz. Berna Abla ve Cömert de vardı. Sımsıkı sarıldım üçüne de.
Bizimkilere, gerillalarımıza kavuşmuştum sonunda.
Buraya yani
sığınağımıza geldiğimde ise bambaşka duygular kapladı içimi. Onur’u gördüm
önce. Sigarayı bile bırakamayan Onur her şeyden vazgeçip savaşmaya gelmiş.
Hele Çayan'ı
görünce devrime olan inancım bir kat daha arttı. Haydar'ın öfkesini alıp
dağlara savaşmaya gelmiş. Hareketimizin adı gibi. Devrimci Halk Kurtuluş
Cephesi. Halk ve Kurtuluş. Halkımızın kurtuluşu
bu dağlarda, Cephe saflarında.
Selçuk Abi ve
Mahir Bektaş'ı çok özlemiştim. Geçen sene Akil tutsak düştükten sonra onlara
bir şey olacak diye çok korkmuştum. Şimdi ise onlarla birlikte savaşıyorum.
İki hafta
oldu gerilla olalı. Orman koşullarına hala tam olarak alışamadım. Alışacağım.
Bünyem de alışacak. Demokratik alandaki savruk ve dağınık yanlarımı buraya
taşımayacağım. İyi bir devrimci, iyi bir gerilla olacağım. İlerde de iyi bir
komutan olacağım. Bunun için de gereğini yapacağım.
Bugün ilk silah
dersimi aldım. Liseden bu yana elime silah almadım. Ama öğrenebilirim. Hızla
öğrenebileceğimi düşünüyorum. Diğer teknik konuları da hızla öğrenebilirim.
Daha ne
diyeyim. Bugün dokuz kişiyiz. Yarın binler, on binler olacağız. Bunun yolu da
benim kendimi aşmamdan geçiyor. Bu yüzden verilecek her göreve hazırım. Sekiz
yıl dergide kaldım. Sekiz yıl bir depoda da kalırım. Bu dağların her zorluğunu
yenebilirim. Bunun gücünü içimde hissediyorum. Buradaki iki haftadan sonra daha
iyi hissediyorum bunu.
Birçok sağlık
sorunum vardı. Bir türlü iyileşmek bilmeyen, sürekli tekrar eden gribim vardı.
İyileştikten iki gün sonra tekrar hasta oluyordum. Sürekli bir halsizlik,
yorgunluk vardı. Ağzımda sürekli yaralar, aftlar çıkıyordu. Müzmin bir şekilde
tekrar eden ateşim, baş dönmelerim, mide bulantılarım oluyordu.
Bunun dışında
iç hemoroidim ve halkımızın tavukkarası dediği gece körlüğü vardı. Gerillaya
geldikten sonra nerdeyse hiç grip olmadım. Ateşim hiç olmadı. Aftlar, yaralar
geldiğimden bu yana çok nadir çıktı. Önümüzdeki süreçlerde onu da aşacağımı
düşünüyorum.
Sağlığımdaki
iyileşmelerin bence en büyük sebebi gerilla olmam, silah elde savaşıyor olmam.
Bunun verdiği coşku, enerji sağlığımda da değişiklere yol açıyor. Bunun dışında
tali de olsa ormanın, dağların verdiği enerji var. İstanbul'un pis havası, kötü
suları burada yok. Ama bu biraz daha tali kalıyor.”
***
“Gerilla Halkımızın Umududur.
Uğruna Yüzlerce Şehitler Verdiğimiz Özgür Vatan
Düşümüzdür”
Evet, böyle diyordu Mustafa partiye
yazdığı yazısında. “Bana olan güveninizi boşa çıkartmayacağım. Halkıma, yoldaşlarıma,
partime layık olacağım.“ diyordu
ve öyle de yaptı. Onuruyla şehit düştü. Mustafa ve 10 yoldaşımız Dersim
dağlarında küllerinden yeniden doğacaklar.
Mustafa örgütüne, yoldaşlarına
yazdığı mektupta duygularını ve düşüncelerini, yoldaş sevgisini, düşmana olan
kinini şöyle anlatıyordu:
“Merhaba,
Sözlerime
nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Dersim Dağları'ndan yazıyorum sizlere.
Halkımızın umudu, öfkesi, adaleti olarak, gerilla olarak yazıyorum. Bana bu
onuru verdiğiniz için teşekkür ederim.
On gündür
gerillayım. Gelmeden önce her şey kafamda netleşmişti. Buraya geldikten sonra
daha da netleşti. Bir savaş gerçeğimiz var. Ahlaksızca, namussuzca saldıran,
katleden bir düşman var karşımızda. 122'lerimizi katleden, diri diri yakan,
gerillalarımızı katleden, cesetlerine işkence yapan, Günaylarımızı, Çiğdemlerimizi,
Bernalarımızı katleden bir düşman var. Onların öfkesi yakıyordu yüreğimi. En
son Ebrumuzu katletmeye kalkıştılar. Saatlerce Ebru'nun şehitlik haberini
bekledik. Şehit düşmemesi tam bir mucizeydi. Ebrumuzun öfkesini de alıp geldim
Dersim Dağları'na.
Gerilla benim
için halkıma, yoldaşlarıma karşı sorumluluğumdu. Halkımıza kurtuluşun yolunun
silahlı mücadelede olduğunu anlatırken, yöneticiliğini yaptığım yoldaşlarıma
"şehitlerimizin yolundan ilerlemeliyiz, onların boşluğunu biz
doldurmalıyız" derken kendimi geri tutmak başlı başına bir ahlaksızlık
olacaktı. Bu duygu ve düşüncelerle çıktım dağlara.
Gerilla
halkımızın umududur. Uğruna yüzlerce şehitler verdiğimiz özgür vatan
düşümüzdür. Halkımızın umudunu, özgür vatan düşümüzü bütün benliğimle sahipleneceğim.
Bu uğurda canımı vermem gerekirse tereddüt etmeyeceğim. Bana olan güveninizi
boşa çıkartmayacağım. Halkıma, yoldaşlarıma, partime layık olacağım.
Vasiyetimi
size daha önce yazdığımda belirtmiştim. Cenazeme ilişkim özel bir talebim yok.
Yoldaşlarım nasıl uygun görürlerse o şekilde kaldırılsın cenazem. Halkımızın
geleneklerine uygun şekilde gömülmek istiyorum. Anadolu halkının eski bir
geleneğidir. Cenazenin ellerine ve ayaklarına kına yakılır, öyle gömülür.
Yoldaşlarımın olanağı varsa ben de böyle gömülmek istiyorum.
Sözlerimi
bitirirken Dayımızın şehitlik yıldönümündeyiz. Sekiz yıl oldu Dayımızdan ayrı
düşeli. Dayımız nezdinden bütün şehitlerimizi selamlıyorum.
Yaşasın
Önderimiz Dursun Karataş!
Yaşasın
Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi!
11 Ağustos
2016
Mustafa
Doğru”
Hakkında
Daha Geniş Bilgi İçin...
Yoldaşları,
yakınları Mustafa Doğru’yu Anlatıyor: